Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın daveti üzerine “İslam Ülkeleri Hac Organizasyon Başkanları Bayramlaşma Buluşması” Mekke’de yapıldı.
Kuran’ı Kerim tilavetiyle başlayan programın açış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, katılımlarından dolayı davetlilere teşekkür etti.
Temsilcilerin Kurban Bayramını tebrik eden Başkan Erbaş, “Kurban Bayramının birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin pekişmesine, bütün insanlık için barış, güven ve huzura vesile olmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyorum” dedi.
“Yüce Allah haclarımızı makbul ve mebrur eylesin” niyazında bulunan Başkan Erbaş, konuşmasında şu başlıklara değindi;
“Hac, Müslümanların iman ve tevhid ekseninde bir araya geldiği evrensel bir kardeşlik buluşmasıdır”
Sayısız hikmetleri ve güzellikleri içinde barındıran Hac, varoluş gayemizi yeniden idrak etmemizi sağlayan büyük bir ibadettir. Her menasikinin ifade ettiği mana ile bize kulluk bilincini, insani değerleri, güzel ahlakı öğretir. Müslümanların, kardeşlik, dayanışma, paylaşma, hoşgörü, sabır gibi değerlerle kendilerini yeniden imar ve inşa etmelerini sağlar. Her sene dünyanın her yerinden Müslümanların iman ve tevhid ekseninde bir araya geldiği evrensel bir kardeşlik buluşmasıdır.
“Yüce Allah, bizleri ilahi bir fermanla birbirimize kardeş kılmıştır”
Burada daha yakından müşahede ediyoruz ki, dillerin ve renklerin farklılığı Allah’ın ayetlerindendir. Bizleri ilahi bir fermanla birbirimize kardeş kılmıştır. Huzurunda eşit fertler olduğumuzu, “takva” dışında bir ölçünün olmadığını öğretmiştir. O’nun Son Resûlü Hz. Muhammed Mustafa, Müslümanları bir bedenin organlarına benzeterek bir müminin acısını ve derdini bütün müminlerin hissedeceğini söylemiştir. Kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemeyen bir Müslüman’ın kâmil bir mümin olamayacağını ifade etmiştir. Dolayısıyla bizler, bir vücudun azaları gibi birbirine duyarlı, bir binanın tuğlaları gibi birbirine bağlı ve bir tarağın dişleri gibi yan yana olmalıyız. Hac, bu bilinci ve ahlakı bize hatırlatan ve canlı tutan büyük büyük bir imkân ve ibadettir.
“İslamofobi ve İslam adına terör estiren küresel projelerin ürettiği taşeron terör örgütlerle mücadele etmeliyiz”
Bugün, sosyal, kültürel, siyasi ve iktisadi açılardan devasa krizlerin kuşatması altında olan dünyamız, tarihinin en zor dönemlerinden birini yaşamaktadır. Bizler biliyoruz ki; yaşanan bütün sorun ve krizlerin çözümü, İslam’ın hak, hukuk, rahmet ve merhamet ilkelerinin insanlıkla yeniden buluşturulması ile mümkündür. Ancak insanlığın muhtaç olduğu bu değerleri dünyaya tanıtması gereken İslam dünyası da zor ve sıkıntılı süreçlerden geçmektedir. Dolayısıyla; Bir yandan, esasında İslam düşmanlığı projesi olarak ardında kirli çıkar ilişkileri ve ırkçılık barındıran ve İslam’ı, şiddet ve terörü besleyen bir ideoloji gibi göstermeye çalışan islamofobi endüstrisi ile mücadele etmemiz gerekiyor. Diğer taraftan, inancımızın en mukaddes değerlerini ve kavramlarını istismar eden, İslam adına terör estiren, Müslüman beldeleri harabeye çeviren, barış ve esenlik dini İslam’a, birlik ve beraberliğimize en büyük kötülüğü yapan, güç ve iktidar savaşlarının, sinsi küresel projelerin ürettiği taşeron terör örgütleri ile mücadele etmemiz gerekiyor.
“Müminlerin vahdetini ve gücünü kaybetmesi için yapılan faaliyetlere karşı önlem almalıyız”
Aynı şekilde, etnik farklılıklar, rahmete ve kolaylığa vesile olan mezhebî ve meşrebî farklılıklar üzerinden fitne ve kavga üretilerek müminlerin bölünüp parçalanması, vahdetini ve gücünü kaybetmesi için yapılan faaliyetlere karşı önlem almamız gerekiyor. Bütün bunlar, aramızdaki iletişim ve güveni güçlendirmemizi, daha çok bir araya gelmemizi, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmemizi daha önemli hale getiriyor.
“Güçlü ve müreffeh bir İslam dünyası insanlığın vicdanı ve umudu olacaktır”
İslam ümmeti olarak bizler, kendi aramızda beraberlik ve dayanışmayı güçlendirdiğimizde, imkânlarımızı birleştirerek ortak çalışmalarımızı geliştirdiğimizde coğrafyamızdaki birçok sorun kolayca çözülebilecektir. Güçlü ve müreffeh bir İslam dünyası aynı zamanda bütün insanlığın huzur ve güvenini de temin edecek, hak, hukuk, adalet, emniyet arayan insanlığın vicdanı ve umudu olacaktır. Bunun için Müslüman ülkelerin ve toplulukların dinî kurumları ve kuruluşları olarak daha yakın ilişki içinde olmalıyız. Tecrübelerimizi paylaşmak, din hizmeti ve eğitimi alanında işbirliğini geliştirmek güncel dinî meselelere ortak çözümler üretmek gibi çalışmalarımızı geliştirmeliyiz.
Bu vesileyle sizlerin ve ülkelerinizde bütün kardeşlerimizin mübarek kurban bayramlarını tekrar tebrik ediyor, buradaki hacılarımızın sağlık ve selamet içinde ülkelerine dönmelerini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
Hac İdare Merkezi’nde düzenlenen davete, Filistin, Afganistan, Sudan, Suriye, Irak, Kuveyt, Rusya, İran, Yemen, Bulgaristan, Zimbabve, Namibya, Özbekistan, Kazakistan, Bosna Hersek’inde aralarında olduğu 40’a yakın ülkeden temsilci katıldı.